
Yönetmen
Şerif Gören
Senaryo
Yılmaz Güney
Görüntü
Erdoğan Engin
Kurgu
Yılmaz Güney, Elisabeth Waelchli
Müzik
Atilla Özdemiroğlu
Oyuncular
Tarık Akan, Şerif Sezer, Halil Ergün, Necmettin Çobanoğlu, Hikmet Çelik, Tuncay Akça
Yapım – Dağıtım
Cactus Film, Güney Filmcilik A.Ş. Sakızağacı Cad. Güney Han No: 2 /1 Beyoğlu İstanbul Türkiye
Tel: +90 212 252 2544 Fax: +90
Ödüller
Altın Palmiye, FIPRESCI Ödülü, Özel Ekümenik Jüri Ödülü, Özel Mansiyon Cannes
En İyi Yabancı Film French Syndicate of Cinema Critics
Yabancı Dilde Yılın Filmi Londra Eleştirmenler Film ödülü
Türkiye – İsviçre, 1982, 35mm, 114′, Renkli
Yılmaz Güney açısından hayranlık verici olan, 10 yıllık bir zaman süresince sanatını Vittorio de Sica’yla kıyaslamayı (bu kıyaslama, ilk önemli filmi Umut dolayısıyla yapılmıştı)boşuna çıkarmayacak bir incelik (sophistication) düzeyine çıkarmış olmasıdır. 3 yılı pek aşmayan bir zaman süresi içinde Sürü, Düşman ve şimdi de Yol gibi 3 önemli filmin, hem de tutuklu bulunduğu cezaevinde düşünülüp tasarlanarak ortaya çıkmış olması, bu sinemacının yaratıcı gücü üstüne hiç kuşku bırakmıyor.
ol, Güney tarafından basın toplantısında da belirtildiği üzere, çok anlamlı bir isim… Yön, Çıkış gibi anlamlara da geliyor. 5 tutuklu, izinle tutukevinden çıkıyorlar. Beşinin de başına değişik şeyler geliyor: Biri, kan davası dolayısıyla vuruluyor, biri kağıtlarını kaybettiği için polisce tutuklanıyor, bir diğeri kardeşinin uğradığı haksızlığı görüyor ve geri dönmemeye karar veriyor, dördüncüsü onca özlediği nişanlısının bir türlü gerçek anlamda yaklaşamıyor. Sonuncusu ise karısını ağır doğa koşulları içinde yitiriyor… Her biri, ülkenin içinde bulunduğu zor ekonomik koşulların, insanı sefil biçimde toprağa bağlayan geri kalmış geleneklerin ve şiddet yüklü önyargıların şu veya bu biçimde bilincine varıyor. Olayların ve kişilerin çokluğu, durumların karmaşıklığı seyirciyi şaşırtır gibi oluyor, ama öylesine güçlü duygularla yüklü, zaman zaman öylesine lirik bir film ki bu: İnsan insanın kurdudur, kapitalist düzen veya benzeri bir politik ve ideolojik nedenle değil, ama daha çok, Türk toplumu şiddeti bir ikinci doğa yapısında içerdiği için… Binbir çelişkiyle kaynayan böylesine zengin bir filmi bir kerede kavramak kolay değil, giderek mümkün değil.
Louis Marcorelles – Le Monde, 18 Mayıs 1982