Yarden

Yarden, Malmö limanında binek araçların yüklendiği istasyonun adı. Beyaz koruyucu örtüleri altında düzenli park edilmiş yüzlerce araba burada sıralar halinde göz alabildiğince uzanır. Giriştiği türlü işlerle entelektüel hayatının ipini çekerek düşüşe geçen ve hayatını sürdürmek için iş bulması gereken bir şair kendini Yarden’de bulur. İş arkadaşları olan göçmenler, aralarındaki bu İsveçliden şüphe duyarlar. İdare, kimseye ismi ile hitap etmez ve muhbirler ödüllendirilir. “11811” numarasını alan şair, bu yeni çevresinin ürkütücü gerçekliğinde yavaş yavaş her şeyini kaybetmeye başlar; annesinden ayrıldıktan sonra kendisiyle yaşayan oğlunun saygısını bile.

Bir sinemasal ağıt olarak tasarlanan Yarden, kendini dolu dizgin kapitalizmin soğuk ve çıkışsız çalışma hayatında buluveren bir adamın hikâyesi. Julio Iglesias’ın bizi geçmişe sürükleyen sesi başka bir zamana ait yürek burkan bir seslenişi andırıyor. Bu oyunda suçlu yok; düzen oyunun kurallarını iyi bilenler ve bilmeyenler arasında geçiyor. Ve bazen ötekiler yavaş yavaş denizin dibine çöküyorlar.