Mario ve Sihirbaz

1920’lerin sonunda Alman yazar Bernard Fuhrmann ailesi ile birlikte tatilini geçirmek üzere küçük İtalyan sahil kenti Torre di Venere’ye gelir. Ancak sorunsuz ve mutlu geçmesi planlanan tatil günleri İtalya’daki toplumsal ve politik ortamın değişmiş olması nedeni ile tam bir kabusa dönüşür. Thomas Mann otobiyografik romanı Mario ve Sihirbaz’da İtalya’da yaşadıklarını anlatırken faşizmin gelişmesini de gözler önüne sermektedir. Klaus Maria Brandauer bu filmde çarpıcı görüntülerle faşizmin belki de daha başlangıcında durdurulabileceği bir dönemi güncel bir yaklaşımla sorgulamaktadır. “Bu romanda faşist İtalya’nın betimlemesinin yapıldığını savlamak Thomas Mann’ın sanatsal sorumluluğunu ve dehasını küçümsemektir. İzleyicileri hipnotize ederek insanlık duygularından yoksun, ruhsuz ve bilinçsiz bir sürüye dönüştüren Sihirbaz Cipolla’nın Musolini’yi sembolize ettiği söyleniyor. Thomas Mann’ın politika ve diğer konulardaki bazı açıklamalarını çarpıtarak, böyle sonuçlara varmak, yazara haksızlıktır. Yazar bu romanında özel yaşamını anlatmaktadır ve herkesin bildiği gibi, özel bir olayı topluma mal etme yeteneğine sahiptir.” Bruno E. Werner, Deutsche Allgemeine Zeitung (14 Mayıs 1930)