İllegal

Rus bir kadın olan Tanya, oğlu Ivan ile birlikte sekiz yıldır Belçika’da yaşamaktadır. Sürekli polis kontrollerinden korkarak geçen bir kaçak hayatı sürdürür; ta ki bir gün yakalanana kadar. Tutuklanırken polisin elinden kaçmayı başaran oğlundan çok uzakta, bir gözaltı merkezinde tutulur. Umutla mülteci statüsünün tanınmasını beklerken, birkaç kez Belçika’dan sınırdışı edilme tehdidiyle karşı karşıya kalır. Sınırdışı edilme korkusuyla yaşayan ve yardıma muhtaç oğluna tekrar kavuşmayı çaresizce bekleyen Tanya, kendine karşı işleyen bir sistemle, hakları ve özgürlüğü için insanlığından olma pahasına, mücadele eder. “Ben “illegal” olanın Tanya değil, sözde insan haklarına saygılı gözaltı merkezleri olduğuna inanıyorum. Bu merkezlerde tutulan yasal olmayan göçmenlerin büyük çoğunluğu korkunç bir yoksulluk, diktatörlük veya savaş gibi nedenlerle kaçıyor ve birkaç kez denedikleri tehlikeli bir yolculuk sonunda, kendilerini bizim ülkelerimizde buluyorlar. Biz de onları hapishaneye koyarak karşılıyor ve onlara suçluymuş gibi davranıyoruz. Ben bu filmin gerçekçi ve iyi araştırılmış bir film olmasını istedim. Filmde gördüğünüz her şey en az bir defa gerçek hayatta yaşanmış şeyler.” Olivier Masset-Depasse