Emak Bakia
Haylaz bir dadacı ve gerçeküstücü olan Man Ray Emak Bakia’da, üzerlerine toplu iğne, tuz taneleri ve diğer sıradan nesneleri serpiştirdikten sonra film bobinlerini ışığa tutarak kamerasız film çekme tekniğinin öncülüğünü yapar. Türlü malzemeleri -canlandırma, şekilsiz nesneler, rayogramlar, odaklanmamış ve optik olarak parçalı imgeler- özgürce kullanan Emak Bakia, gerçekleştirilmesinden neredeyse seksen yıl sonra da yeni ve esinleyici kalmayı sürdürüyor. “Bir dizi fragman ve optik bir sekansla desteklenen bir sine-şiir ve hâlâ fragman olarak kalan bir bütün oluşturuyor. Klasik bir çalışmaya ait bir fragmanın soyut güzelliğini, bütünlüğü içinde olduğundan daha iyi değerlendirmek mümkün olduğundan, bu film de çağdaş sinematografinin temel öğelerini öne çıkarıyor. Ne soyut bir film ne de bir öykü anlatıyor, asıl varlık sebebi ışık biçimleri ve devinimler, daha nesnel bölümleriyse soyut keşiflerin tekdüzeliğine set çekiyor veya bir ağırlık noktası olarak iş görüyor. Aksiyonun yüzde altmışının kapı eşikleri ve anlaşılmaz konuşmalar arasında gidip geldiği bir saatlik bir gösterime katlanabilen herkesten, film endüstrisinde bir devrim yapma iddiası taşımayan fikirlerden oluşmuş kısmen mantıklı bir sekansa yirmi dakika dikkat kesilmesi isteniyor. Hâlâ “bu aşırılığın anlamını” sorgulayanlara Bask dilinden alınmış eski bir deyiş olan “emak bakia”nın “rahatsız etme” anlamına geldiği söylenerek yanıt verilebilir.” Man Ray, Yakın Çekim, Ağustos 1927
'
1926
Jacques-André Boiffard
Man Ray
Arthur - Rose Wheeler
Jacques Rigaut
Kiki
Rose Wheeler
Celery Stalks at Midnight: Harris Bradley
Limehouse Blues: Douglas Furber
Philip Braham
St. Louis Blues: W.C. Handy
You’re Driving Me Crazy: Donaldson
11. Gezici Festival
SİNEMA VE ANARŞİZM