Duygu yüklü ve akıllıca kotarılmış bir destan. Alman gazeteci Phillip Winter, Amerika hakkında bir hikâye yazmak istemektedir, ancak sadece bir dizi polaroid fotoğraf çekimi gerçekleştirebilir ve hayal kırıklığı içinde evine geri dönmek üzere yola çıkar. Bu sırada küçük Alice’i yanına almayı gönülsüzce kabul eder, çünkü New York’tan ayrılmadan bir gün önce tanıştığı annesinin orada ilgilenmesi gereken acil bir işi çıkmıştır. Anne, Amsterdam’da onlarla buluşamayınca, Winter ve Alice, Alice’in Ruhr bölgesinde yaşayan büyükannesini bulmak için yola koyulur. Beraber yaptıkları bu yolculuk sırasında, başlardaki karşılıklı hoşnutsuzlukları yavaş yavaş candan bir sevgiye dönüşür.
Robbie Müller’in karamsar monokrom tonlarıyla çektiği ve yönetmenin Amerikan kültürüyle ilgili sorgulamalarını içeren Alis Kentlerde, Wenders’ın Yeni Alman Sineması’nın öncülerinden biri olduğunu kanıtlamıştır.