FİLMOGRAFİ

  • 1943 Ossessione 1945 Giorni di gloria (belgesel) 1948 La terra trema: Episodio del mare 1952 Bellisima 1953 Siamo donne ("Anna Magnani" bölümü) 1953 Appunti su un fatto di cronaca (kısa belgesel) 1954 Günahkar Gönüller 1957 Beyaz Geceler 1960 Düşman Kardeşler 1962 Boccaccio '70 ("Il lavoro" bölümü) 1963 Leopar 1965 Vaghe stelle dell'orsa... 1967 Le streghe ("Strega bruciata viva
    La" bölümü) 1967 Yabancı 1969 Lanetliler 1971 Venedik'te Ölüm 1972 Ludwig 1974 Gruppo di famiglia in un interno 1976 Masumlar

  • GEZİCİ FESTİVALDE GÖSTERİLEN FİLMLERİ

  • Leopar
    (Il Gattopardo)
    Rocco Ve Kardeşleri
    (Rocco e i suoi fratelli)
    Venedik’te Ölüm
    (Morte a Venezia)

Luchino Visconti

Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

İtalyan sinemasında yeni bir sayfa açan anlayışı başlatan filmler arasında yer alan Tutku’nun yönetmeni Luchino Visconti (1906 -1976) Lombardialı soylu bir ailenin çocuğuydu. Babası Modrone Kontu, 13. yüzyıldan 15. yüzyıla dek Milano’yu yöneten Visconti ailesinden, annesi ise ünlü kimya sanayicisi Erba ailesindedi. Soylulukla büyük sermayeyi bir araya getiren bir aile ortamında büyüyen Visconti, daha ilk gençliğinde kendini özellikle edebiyatın ağır bastığı bir sanat ortamında buldu. Ama duygusal, sorgulayıcı, inatçı kişiliği çevresine kolayca ayak uydurmasını engelliyordu. Sık sık okuldan kaçan, delikanlılık çağına gelince baba evinden ayrılan Visconti, süvari olarak yaptığı askerliğinin ardından, beş yıl süreyle yarış atı yetiştirdi. Otuzuna doğru Paris’e gitmesi ise hem sinema sevgisinin doğmasına hem de dünyaya bakışının değişmesine yol açtı. Visconti şöyle der: “Paris’e geldiğimde politikadan bir şey anlamıyordum. Edindiğim dostlar gözlerimi açtı. Dostlarımın hepsi partili komünistlerdi.” Visconti, akıl süzgecinden geçirerek ulaştığı sol dünya görüşüne ömrü boyunca bağlı kaldı. Paris’te Jean Renoir ile tanışan Visconti, Renoir’ın Bir Kır Eğlencesi adlı filminde yönetmen yardımcılığı yaparak sinemaya adım attı. “Sinemada ustam Renoir’dır” diyen Visconti, çağdaşı birçok yönetmenin tersine, tıpkı ustası gibi filmlerinde oyunculuğa büyük bir ağırlık tanıdı. Şu sözler Visconti’nindir: “Yönetmenlikte en büyük tutkum, oyuncuları yönetmektir. Perdede yeni bir gerçekliği, sanatın gerçekliğini yaratmanın yolu, oyuncu yönetiminden geçer.” Renoir’ın üç filminde daha yardımcılık yapan yönetmenin, ilk filmi Tutku (Ossessione, 1943), Amerikalı yazar James Cain’in “Postacı Kapıyı İki Kez Çalar” adlı romanının uyarlamasıdır. Bu konuyu Visconti’ye ustası Renoir önermiştir. Cain’in romanını oldukça serbest bir biçimde sinemaya aktaran Visconti, yoksulluğun kol gezdiği bir ortamda, evlilik dışı bir ilişkiyi ele alarak resmi ideolojiye karşı çıkar. Bu tutumun, yeni yönetmenin başına açtığı dertlerden daha önce söz edilmişti. Filmin bugün bir sinema klasiği sayılmasının nedeni, Visconti’nin oyuncu yönetimindeki olağanüstü başarısıdır. Fransız sinemasından esintiler içerse, gerçekçi İtalyan yazar Verga’dan esinlense de, filmin çarpıcılığı oyunculardan, özellikle de Anna Magnani’nin yerine (Magnani o günlerde çocuk beklemektedir) başrolü üstlenen gencecik Clara Calamai’nin inandırıcılığından kaynaklanır. Müttefikler İtalya’ya çıkarma yapınca, silaha sarılıp Abruzzi bölgesindeki direnişçilere katılan Visconti, beş yıllık bir aradan sonra Sicilya’nın Aci Trezza köyünde ikinci filmi Yer Sarsılıyor’u (La Terra Trema, 1948) çevirdi. Visconti, Giovanni Verga’nın Malavoglia ailesinin çöküşünü vererek burjuvaziyi eleştirdiği ünlü romanını üç bölüm olarak sinemaya uyarlamayı tasarlıyordu. İlk bölüm balığa çıkan emekçilerin toptancı balık tüccarlarına başkaldırısını, ikinci bölüm emekçilerin bir araya gelerek bir maden ocağını işletmelerini, son bölüm ise köylüleri ele alacaktı. Bu üç film, şahlanan Sicilyalı emekçilerin yeri göğü “sarsmalarını” belgeyecekti. Ne var ki, Visconti tasarısının yalnızca ilk bölümünü gerçekleştirebildi. Filmde oyunculara yer vermedi. Rolleri, Aci Trezza köyünün balıkçıları üstlendi. Balıkçılar, İtalyancadan oldukça değişik yerel dilleriyle konuştular. Film gösterime girdiğinde ilgi görmedi. Filmin öneminin on yıl sonra anlaşılacağını söyleyen Visconti haklı çıktı. İtalyan sinema eleştirmeni Oreste del Buono şöyle yazacaktı: “Visconti’nin Yer Sarsılıyor ile İtalyan kültürüne yaptığı katkının önemini ancak şimdi kavrıyorum.” Gerçekten de, Visconti, Verga’nın romanını Marksist bir görüşle yorumlarken, estetik kaygıları öne çıkararak, Yeni Gerçekçiliğin öbür örneklerinden ayrılan bir film yapmıştı. Çetin doğa koşullarının çarpıcı bir biçimde verildiği filmde, romancı Verga’nın ezilmiş kahramanları, Visconti’nin elinde sömürünün bilincine varıyor, yazgının değişmez sanılan kurallarına karşı çıkabileceklerini kavrıyorlardı.

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.