Buster Keaton

Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Sessiz dönemin pek çok yıldızı gibi bir dönem unutulmaya yüz tutan Buster Keaton, sinema tarihinin gelmiş geçmiş en büyük komedyenlerinden biri. Buna karşın, uzun bir aradan sonra bir diğer büyük komedyen Charlie Chaplin’in Sahne Işıkları (1952) filmi ile hatırlandı ve sineması yeniden keşfedildi.

1895’te oyuncu bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Keaton, adını ünlü sihirbaz Harry Houdini’den alır. Henüz on sekiz aylıkken merdivenlerden yuvarlanan ancak burnu dahi kanamayan Keaton’ı yerden kaldıran Houdini, ona “uçan” anlamına gelen Buster adını takar. Ünlü yıldız, henüz üç yaşında ailesinin vodvil kumpanyasında oyunculuğa başlayacak, sonraki yıllarda pek çok merdivenden yuvarlanacak, açık pencerelerden düşecek ya da sert rüzgârlarda sürüklenecektir.

Keaton, 1917’de ailesinin yanından ayrılıp Hollywood’a gittiğinde şans karşısına dönemin en ünlü komedyenlerinden biri olan Roscoe “Tombul” Arbuckle’ı çıkaracaktır. Keaton’ı kanatları altına alan Arbuckle, ona mesleğin inceliklerini öğretir. İfade içermeyen suratı ve olağanüstü akrobasi yeteneğiyle Keaton, Hollywood’da kısa sürede parlar. 1920’lerde yazdığı, yönettiği ve oynadığı The Navigator (1924), Sherlock Jr. (1924), The General (1926), The Cameraman (1928) gibi filmlerle sinemada kendine özgü bir dünya yaratmayı başarır.

Hayatta yükselmeye çalışırken çeşitli fiziksel engellerle mücadele etmek durumunda kalan Harold Lloyd ile iyi niyeti ve şansı sayesinde felaketin eşiğinden dönen Chaplin’in aksine, Keaton keskin zekâya sahip bir gözlemcidir. Ne kadar zor duruma düşerse düşsün hiçbir zaman acınacak bir karaktere dönüşmez. Kusursuzca tasarlanmış ve herhangi bir hile içermeyen akrobatik numaraları bugün dahi izleyenleri şaşırtmaya devam eder. Bu fiziksel hareketliliğe karşın filmleri hep sevimli bir hüzün taşır.

Ancak, çağının önünde olan derinlikli sineması, kimilerince yeterince popüler bulunmaz. 1930’larda Keaton’ın filmlerini kendi yazıp yönetmesine izin tanımayan stüdyo yöneticileri, ona yeteneğinin çok altında roller öngörür. En sonunda, pek çok sessiz film oyuncusu gibi sesli filmlerle birlikte giderek unutulmaya yüz tutar.

Yaklaşık çeyrek asır sonra, Sahne Işıkları’nın başarısının ardından oyunculuğunun ikinci zirvesini televizyonda yaşar. Nihayet, 1960’larda filmleri sinemalara geri döner ve eski itibarına yeniden kavuşur. Bu dönemde, ünlü yazar Samuel Beckett’in yönettiği Film (1965) gibi sıra dışı işlere de imza atar.

1966 yılında 69 yaşında hayata veda eden Keaton uzun kariyeri boyunca pek çok ünlü oyuncu ve yönetmenle çalışır. Pek çok yorumcuya göre, ifadesiz suratı modern çağda bireyin duyduğu kaygıları yansıtır. Ölümünün 50. yıldönümünde filmleri her zamankinden daha güncel olan Buster Keaton, hâlâ insanları güldürmeye ve hayatlarına dokunmaya devam ediyor.

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.